20 Kasım 2015 Cuma

Bu değişime "Şükürler Olsun" denir…Canım Ailem...

Ablamla bıdı bıdı birlikte okula giderdik, aynı ikokula gidiyorduk, ablam da okula erken başlayanlardan ben de…16 yaşında lise bitmişti o derece…İşte ilk okul gününden beri hep yanyanaydık… Ablam okuldaki tüm sosyal faaliyetlerin içindeydi, beni de umarım yaşıyordur, eğer yaşamıyorsa da Allah rahmet eylesin sevgili Güven Hoca basketbol takımına seçmişti, kaç yaşındaydım sanırım 7 ilkokul 4 olması lazım. Ben bir heves sürekli antremanlardaydım, o kadar heyecanlı oynuyordum ki annemin geldiği ilk maçta kendi potama basket atmışlığım var.. Neyse topu bilinçsizce sol elimle sürmeyi alışkanlık edinmiştim ve oradan yürüdüm:) ilkokul,  ortaokul, lise hayatım baya basketboldu…Haa buarada ilkokul ve ortaokulda ben kendi kendime metal müzik dinlemeye başlamıştım, anneme sürekli dinlediğim grupların tişörtlerini aldırıp onlarla geziyordum benim değerlilerimdi..Ablamın arkadaşlarıyla kaset değiştirirdik herkes kendinde olmayanı çekerdi.. ( ay kullandığım kelimeler bana bile yabancı geldi ) , basketbol oynarken sürekli babama yeni çıkan spor ayakkabılardan aldırıyordum, artık yeni ne çıktıysa bendeydi.. Lisede bu markalara yenileri eklendi, efendim sebago, burlington çorap, diesel kol, lumberjack ayakkabı, baya takipçisiydim..Annem yanları eskitme nubuk sebagolarımı sütçüye verene kadar..( eskidiğini düşünmüş :( ) …Şİmdi çok gülüyorum ama o zaman hiç gülmemiştim..

Neysee…bu yıllarda ablamla yollar ayrıldı, kendisi hala her sosyal faaliyetin içinde, gitar çalıyor, günde bir kitap bitiriyor, sürekli okuyor, her şeyi dinliyordu.. Hatta bir gün İbrahim Tatlıses'in " mavi yelek mor düğmeler " türküsünü dinledi, diye ablama ne oldu diye çok ağlamıştım..Hala dinlemem ama en azından saygı duymayı öğrendim, ablam her şeyi dinlediği için farketmezdi…Anlamak da biraz güçlük çekiyordum, ama olsun benim hayatım daha renkliydi:)
Ablam Bilkent'e girdiğinde, biz kardeşimle yalnız kaldık, ilk doğduğunda çok kıskanmıştım ve baya da sürmüştü bu kıskançlık, ne çok üzdüm kim bilir aahhh Seda'm umarım o üzdüğüm yıllar sen de bir iz bırakmamıştır, ne kadar pişmanım bilsen, şimdi mi? Sedam en yakın arkadaşım canım o benim ve bir de anne oldu, küçük anne…Kenidisinden bir tane daha var, güzel melek Mina'm..
Gel zaman git zaman ben de üniversiteye Ankara'ya gittim hoop ablamın yanına, ben yine basketboldan hiç kopmadım bu yıllarda..Ablam aynı ablam okuyor sürekli okuyor geziyor da nereden buluyor bu zamanı …Ben kendisine baka baka bi silkelendim dur dedim ya hayat bu değil Allah'tan geç kalmamışım ben de başladım okumaya, harala gürele..Ne geçerse elime çok hoşuma da gitti, basketbol, kitap, gezmeler valla da oluyormuş hepsi bir arada..Markalara olan ilgim devam etse de o çocukluk yılları gibi değildi, şimdi hiç değil, sadece bazı markalara sadakatim devam ediyor diyelim:) Kıssadan hisse okuma alışkanlığım ablamdan geldi iyi ki de gelmiş gerisini ben geliştirdim tabii , yazar seçmeye sevdiğim tüm yazarların kitaplarını alıp okumaya başladım, hala da devam ediyor, sadece annelik biraz hızımı kesti. Ankara'da arkadaşlarımızla her pazar mutlaka sinemaya giderdik, ne güzel günlerdi, filme hiç bakmazdık, sinemaya gider orada seçerdik, İnşaat filmini sinemada izleyen nadir insanlardanım mesela:) Tiyatro benim en sevdiğim etkinliklerden biriydi hala da öyle…
Şuanda izlediklerim,gördüklerim,gezdiklerim,okuduklarım benim için çok ama çok değerli..Hatta annemin sevgili arkadaşı Hale Kuntay'ın 1986'da  imzaladığı Küçük Kara Balık kitabı kütüphanemizin en güzel köşesinde Mira'nın okuyacağı günü bekliyor. Sadece annemin, benim ve ablamın hikayemizi yazdığı Milliyet çocuk yazısı yok onu da bulsam gözüm gibi saklarım.

Velhasıl Mira'yı iyi yetiştirebilmem için yol açan canımın içi güzel Ablama ( Berna ) binlerce teşekkür, şükür ki ablamsın, abla olduğumu hissetirip olgunlaşmamda büyük katkısı olan dünya güzeli canım kardeşime ( Seda ) binlerce teşekkür…İyi ki varsınız şükürler olsun ki, sizler gibi kardeşlerim var.. Ayrıca malzemenin kaynağı annem ve babam meleklerim benim, iyi ki sizsiniz ailem…Çok seviyorum sizleri…

Bu değişim tabiki süper oldu benim için, taaaa ki, farklı bir değişim bünyeyi yoklayana kadar….Ne zaman? Mira'mız geldiğinde yani lohusalık sendorumu dedikleri hadise…Dibine kadar yaşadım dibinde kalmadı Allah'tan yakında da onu yazacağım…:)

Not: Ablamın yolunu bir tek dil konusunda yakalayamadım, iste bir ingilizceyle idare ediyorum..:) 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder